
Korku; bir şeyin olma ya da olmama ihtimalinden endişe duymaktır ve aslında sadece bir illüzyondur.
Kaybetmekten, başarısız olmaktan, yalnız kalmaktan, gelecekten, dışlanmaktan, hata yapmaktan… korkarız. Bunun gibi birçok korku var hayatımızda.
Peki sizin korkularınız neler?
Korkularımız; bizim oluşturduğumuz bir kutunun içinde hayatımızı yaşamamızı sağlar. En büyük korkumuz da o kutunun dışına adım atmaktır.
Korkularımızla yüzleşmediğimiz, korkularımızın içinden geçmediğimiz ve bir illüzyon olduğunu anlamadığımız sürece; hayatımızı korkularımızın yönetmesine izin veririz.
An’ da yaşadığımızda sadece o anı hissetmeye izin verdiğimizde endişe ve korkularımız kaybolmaya başlar. Çünkü asıl gerçek olan yaşadığımız An’dır. Ne geçmiş ne de gelecek. Bunu fark ettiğimizde korkularımızın nasıl da bir illüzyondan ibaret olduğunu görmeye başlarız.
Geçmiş ve gelecek odaklarımız An’ı yaşamamızı engeller. Kendinizi; geçmişinizi (pişmanlıklar, keşkeler…) ya da geleceğinizi (endişe, kaygı…) düşünürken yakaladığınızda hemen durun. Derin bir nefes alın ve An’a dönün.
AN’a dönmek için; o an etrafınıza bakmak ve etrafınızdakileri fark etmek yapabileceğiniz en güzel mini egzersiz. Neredesiniz, o an ne yapıyorsunuz, etrafınızda neler var, tüm bunlara odaklanın. Mesela yanınızda bir çiçek varsa çiçeğin yapraklarını, çiçeklerinin rengini, dokusunu, toprağını fark edin. Ya da yolda yürüyorsanız yolunuzun üzerinde neler var, hangi dükkânların önünden geçiyorsunuz, yanınızdan geçen insanları fark edin. Eğer yemek yiyorsanız yediğiniz yemeğin lezzetine odaklanın. İçinde bulunduğunuz An’ı yaşayın sadece. Bunu yapmak sizi An’ da tutar. Bunu sürekli yapmaya başladığınızda An’ ı yaşamayı daha çok deneyimlemeye başlarsınız. Deneyimledikçe de alışkanlık haline gelmeye başlar. Ve AN’ı yaşıyorsanız eğer korku hissetmezsiniz.
Unutmayın ki; GÜÇ İÇİMİZDE.
Korkularımız sadece birer illüzyon.
Korkularımızı keşfedip korka korka ilerlemekse; CESARET.
Sevgilerimle
Gülay Çolak