Danışan Yorumları

Merhaba Ben Esin Şen,

Biraz önce tamamladığımız 57.seansımızın ardından yazmaya karar verdim. Beklenmedik bir anda, enerjisel olarak doğru zamanda; seanslara başlama kararı aldık Gülay'la. Hayatımızın dolu dizgin geçtiği günümüz koşullarında hiçbir şey için vakit yok diyoruz. Spora mı zaman ayırsam, ne zaman dinleneceğim, ya arkadaşlarım ne olacak, peki ya eşim? eyvahlar, gecen zaman ve anı kaçırmak... Şimdi; anı yasamak, hayatı anlamak ve tüm günlerimin dolu dolu geçmesine niyet ederek başlıyorum günüme. İlk seanslarımızı ve ödevlerimi hatırlıyorum, aynanın karşısına geçip kendini sevmek, değerli olduğunu söylemek. Komikti ve sesli kahkaha attım, yapamadım. Kendine değer vermeyen ve kendini sevmeyen birinin gözlerinin içine bakarak bunu söylemesi zordu. Her seansta her konuşmamızda kendimi tanıdım ve sevmeyi öğrendim. Kendimi sevmek, var oluşumu sevmek ve değer vermek hayatımın temel taşları oldu. Her seans, yaşadıklarımla yolunu ve konusunu kendi sundu ve su gibi aktıkça berraklaşmaya başladı. “Lambada Ayakkabıları” İş yerinde yazın terlik giyme hakkı verildiği gün herkes çok sevindi, ben hariç. “Asla açık ayakkabı giymem ve ayağı bakımsız ya da çirkin olan da giymemeli “ derdim. Bunu seans sırasında konuşurken gayet mantıklı bir şekilde “evet ben o ayakları görmem gerekiyor mu? Neden açık olsun ki “dedim. Çocukluğuma dönüp kendi küçük çocuğum ESS ile konuşmaya başladığımızda 36 yıldır hiç hatırlamadığım, olduğunu bile bilmediğim anımı anlatmaya başladım. “Spor ayakkabı giyerdim ben hep çocukken; dışarda oynarken, ip atlarken rahattı. Ama Lambada modası başlamıştı ve tüm kızların ayağında altı sünger ustu lastikli o lambada ayakkabılarından vardı. Anneme gidip bende istiyorum dedim. Ama rahat olmadığı, ayaklarımın öne kayacağı ve oyun oynarken rahat olmayacağı cevabı geldi annemden. Küsmüştüm, ağlamıştım, çok istedim ve sonunda lambada ayakkabılarım oldu. Hemen alınır alınmaz dışarı oynamaya çıkarken giydim. Ama ayaklarım ince olduğu için öne doğru kayıyordu ve ip atlayamıyordum, iğrenç görüntüsü de cabası. Ama anneme gidip bunu söyleyemedim. O zaman aklıma kazınmış açık ayakkabı rahat değildir ve iğrenç görünür. Ess ile konuşup bunun yanlış olmadığını, denemek gerektiğini ve bunu anneme söyleyebileceğimizi anlattık. Kendini sevme çalışmaları ile de birleşince, şimdi kendime yeni sandaletler aldım. Şükürler olsun ki kendimi ve ayaklarımı seviyorum. Güzel ya da çirkin diye bir şey yoktur, nasıl gördüğünüz vardır. Hiç unutmam şükretmeyi öğrenirken, (Şükürler olsun hayatımın bir parçası oldu) bir mühendis ve mantık insanı olarak aklıma yatmadı. Neden elimde olanlar için şükretmeliydim? Neden daha fazlası olabilecekken azı var diye şükürler olsun demeliydim? Benden daha iyi maddi ya da manevi şartları olanlar var, neden? Sevgili koçum Gülay’ın bu sözlerini herkese aktarmaya çalışıyorum. “Bir arkadaşına gittin ve sana en sevdiğin pastadan yaptı ve bir tabak ikram etti ve sen de afiyetle yedin. Beğenmişsen ne dersin diye sordu.

-Teşekkür ederim, eline sağlık çok beğendim.

-beğenmene sevindim bir tabak daha ister misin?

-Peki tadı kötü olmuşa ne dersin?

-teşekkür eder tabağı bırakırım.

“İste hayat da sana afiyetle yediğin, hayatında olmasını istediğin pastadan bir tabak bir tabak daha vermesi için şükrediyoruz” diye anlattığında benim mantığıma da yatmıştı. Şimdi hem eşim hem ben hayatlarımıza, birbirimize, yaşadığımız güzel anlara şükrediyoruz. “Teşekkürler, biraz daha lütfen “

Esin Şen/ Tekstil Mühendisi


Hayatıma yeni bir yön vermek istiyordum fakat nereden başlayacağım konusunda kafam çok karışıktı. Bir arkadaşımın tavsiyesiyle Gülay’ la çalışmaya başladık. Sakin ve güven verici tavrı daha ilk seansta ona açılmamı sağladı. Seanslar ilerledikçe netleştiğim gibi hayatımda değişimler de başladı. Sadece şükür etmenin bile hayatımda neleri değiştirebileceğini, niyetin gücünü deneyimlemeye başladım. Ben minnet duydukça Gülay’ın “ben yolu gösteriyorum, yürüyen sensin” demesi ve gücümü her zaman hatırlatması bana en iyi gelen şeydi. Yoluma ışık olduğun için çoook teşekkür ederim. İyi ki karşılaşmışız.

E.Ö/ Üniversite Öğrencisi

Şimdiye kadar birçok danışmandan seans almıştım ancak Gülay Hanımın hayatıma dokunuşları bambaşka oldu benim için… Gülay Hanım benim hayatımdaki beni tamamlayıp keşfetmeme vesile olan bir koç. Sayesinde hayata olan bakış açımı genişlettiğimde hayatımın da bir o kadar nasıl hızlı ve bir o kadar da güzel bir değişime uğradığına ben de ilk başta çok şaşırmıştım. Desteğiyle “yalnız olmak” ve “yalnız başına olmak” arasındaki o ince çizgiyi fark ettim. Ayrıca belirtmem gerekirse; hayata karşı teşekkürlerime karşılık aldığım nimetlerin ne denli çoğalacağını keşfetmeme de yardımcı oldu. Kendi benliğimi bularak kendi yara bandımın aslında Kendimde olduğunu da anladım. Hayatım onun vesilesiyle artık bambaşka bir yolda, kendisine ne kadar teşekkür etsem az… Sadece tek bir cümle yeterli; “iyi ki Gülay Hanım iyi ki karşılaştık.”…

A.Y. /Veteriner Hekim

Unuttuğum bir anımı hatırladım. Sevmediğim kişiyi sevmek zorunda bırakılmaya zorlandığımı sırf para veriyor diye sevmemi beklediklerini, o parayı almayışımı, sevdiğim kişi bana küsüyor diye üzüldüğümü, odanın bir köşesine gidip ağladığımı fark ettim. Hatta annem o adamı sevmiyorum diye söylüyorum diye ağzıma vurduğunu bile hatırladım. İçimdeki çocuk çalışmasında ona istemediği şeyi yapmak zorunda olmadığını, istemiyorsa almama hakkı olduğunu sevdiklerim küsüyor diye yapmak zorunda olmadığını hatırlattık ve çok iyi geldi bu çalışma. Bu çalışma öncesi sırtıma bir ağrı girmişti çalışma sonrasında kalbimde böyle bir tatlı sıcaklık oldu. Sevgiyi net hissettim. Sonrasında sırtımdaki ağrıyı hissetmediğimi fark ettim. Çok teşekkür ederim. İçimdeki çocuğu daha sık ziyaret edeceğim. Onunla bol bol konuşup eğleneceğim. Sevmediğim birisini sevmek zorunda değilim buna hakkım olduğunu artık biliyorum. Paranın sadece çok güzel bir araç olduğunu biliyorum. Ben çok güçlü bir yaratıcıyım ve ben istersem paranın bana geleceğini çok iyi biliyorum. Teşekkürler biraz daha fazla lütfen.

A.T.